
Yönetim Kurulu Başkanı'nın Mesajı
Covid-19 pandemisi nedeniyle zorlu geçen 2020’nin ardından aşı çalışmalarının başarıya ulaşması ile 2021’e iyimser görünümle başlandı ve salgının etkileri kademe kademe azaldıkça ekonomik aktivitelerde toparlanma sinyalleri görüldü. Bu toparlanmanın etkisiyle 2021’de yüzde 6 civarında etkileyici bir global büyüme oranı yakalandı ancak bu hızlı büyüme, beraberinde bazı olumsuz sonuçları da getirdi. Artan talep, küresel tedarik zincirlerindeki bozulma ve arz yönlü darboğazlar sebebiyle karşılanamadı ve başta enerji olmak üzere emtia fiyatları rekor seviyede yükseldi. İlaveten 2022 başında Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri operasyonu fiyatların daha da artmasına yol açtı. Tüm bunların neticesinde küresel enflasyon önemli bir risk unsuru haline geldi. ABD’de enflasyon yüzde 7’ye ulaştı ve son 40 yılın en yüksek seviyesi test edildi. Avrupa bölgesinde ise yüzde 5’e çıkarak 1997’den bu yana en yüksek enflasyon seviyesi görüldü.
Pandeminin etkilerini azaltmak için ilk olarak parasal genişlemeye giden ülkeler, söz konusu enflasyonist ortam karşısında 2021’in ortasından itibaren sıkı para politikasına geçiş yaptı. İngiltere, Brezilya ve Norveç gibi ülkelerin merkez bankaları faiz artışına giderken uzun süre faiz artışı sinyalleri veren Amerikan Merkez Bankası (FED), 2022’in başında artırımlara başladı. Bu çerçevede 2022’nin, parasal bolluğun sona erdiği ve faiz artırımlarının oldukça önem arz edeceği bir yıl olacağı düşünülüyor. Bu durum, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler açısından bir risk unsuru taşıyacak. Ayrıca geçici olmadığı anlaşılan enflasyon sorununu çözmek adına dünya genelinde atılacak diğer adımlar, emtiaların arz güvenliği, gıda krizi ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri öncelikli olarak takip edilecek. Öncü işaretler 2022’de küresel büyümede ciddi yavaşlama olacağını gösteriyor.
Ülkemizde ise 2020 sonlarında Merkez Bankası tarafından uygulanan politikalar ile 2021’e ekonomik açıdan olumlu görünüm ile başlandı. Ancak yılın sonuna doğru kırılganlaşan makro ortam sebebiyle döviz kurları ve CDS primleri yükseldi. Aralık ayında yüzde 36 olarak gerçekleşen enflasyon, 2002’den bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Diğer birçok ülkenin aksine faizlerin indirilmesi bu durumda önemli rol oynadı. Yıllık büyümenin yüzde 11 olmasına karşın yüksek enflasyon, döviz kurunda dalgalanma ve işsizlik gibi sorunlar ülkemizde makro anlamda kırılganlık ve stagflasyon riskine neden oluyor.
Öte yandan, 2021’de hem dünyada hem Türkiye’de sürdürülebilirliğin önemi daha iyi anlaşılmaya başlandı. Salgın ve iklim krizi gibi kritik konuların ancak sürdürülebilir, çevreci, inovatif ve çevik bir yaklaşım ile aşılabileceği görüldü. İklim değişikliği ile mücadele ve pandemiden çıkış gibi acil gündem maddelerinde varılan uluslararası fikir birliği umut verici nitelikteydi. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda alınan kararlar ve Paris İklim Anlaşması’nı onaylayan ülkemizin hazırladığı Türkiye Yeşil Mutabakat Eylem Planı, 2021’in kıymetli adımları arasındaydı. Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi imzacısı olarak çevresel ve toplumsal sorumluluklarımızı global iş birliği anlayışıyla yerine getirmeye devam edeceğiz. Sürdürülebilir kalkınma ideali doğrultusunda, Akkök Holding’in performansını daima bir adım ileriye taşıyarak evrensel standartlara ulaşmayı hedefliyoruz.
Sürdürülebilir bir dünya anlayışıyla, faaliyet gösterdiğimiz tüm sektörlerde ülkemiz ile paydaşlarımıza katma değer yaratabileceğimiz, inovatif proje ve yatırımlarla ilerlemeye öncelik veriyor ve bu alanlardaki gelişim fırsatlarını dikkatle takip ediyoruz. Grup şirketlerimizin de benimsediği bu yaklaşımla teknolojik gelişmeleri yakından izliyoruz. Uzun vadeli sürdürülebilir büyüme hedeflerimizle uyumlu, Akkök grubuna artı değer sağlayacak ve ülke ekonomisine sunduğumuz katkıları artıracak organik ve inorganik yatırımlara odaklanıyoruz. Bu çerçevede, iki stratejik satın almaya imza atarak sektörlerinde Türkiye liderleri olan USK Kimya ve Epsilon Kompozit’i grubumuza dahil ettik. Akkök grubu olarak bu şirketlerimizin globalde de lider olmalarını hedefliyor ve bu doğrultuda durmaksızın çalışıyoruz. Bir yandan portföyümüze yeni kattığımız yatırımları geliştirirken bir yandan da portföyümüzü sürekli gözden geçiriyor ve birçok yeni yatırım fırsatını inceliyoruz. Bu çerçevede gelecek yıllarda da portföyümüzle stratejik olarak uyumlu, sinerjik yatırımları gruba katmayı arzuluyoruz.
Tüm bu çalışmalarımızın sonucunda, Akkök Holding olarak makro ve mikro belirsizliklere rağmen 2021’de 28 milyar TL kombine ciro elde ettik. Kombine FAVÖK seviyemiz ise yüzde 66 artışla 5,4 milyar TL olarak gerçekleşti. Ayrıca ihracatımız dolar bazında yüzde 62 gibi yüksek bir oranda artış kaydetti ve 613 milyon dolara ulaştı. Bu dönemde çok sayıda ödüle layık görüldük ve Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarını listeleyen araştırmalarda yer almanın gururunu yeniden yaşadık.
Ana iş kollarımız olan kimya, enerji ve gayrimenkul sektörlerinde ülkemiz ve paydaşlarımız için katma değer yaratma hedefimiz doğrultusunda; büyümemize katkıda bulunan ve Akkök Holding’i geleceğe taşırken yanımızda olan kıymetli çalışanlarımız ile bu zor yılda desteğini esirgemeyen tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Saygılarımla,
Raif Ali Dinçkök
Yönetim Kurulu Başkanı